EXPO’NUN ANA HEDEFİ KIRSAL KALKINMA ve SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİ

300 dönümlük bir cennet bahçesi felsefesi nasıl olacakta bir buçuk milyon kişinin yaşadığı bir kente yeniden diriliş ve kendine yetme sinerjisini verecek ve bu da kentin motor ekonomisi olarak kentin refah seviyesini sürdürülebilir bir şekilde artıracak?

İşte bu soruya doğru cevap verirsek aslında EXPO’nun basit bir bahçe olimpiyatı olmadığını, bunun bir başarı algısı yönetimi, bir havuç olduğunu ve temel meselenin bu uğurda insanları ve kentin vatandaşlarını ikna ederek onları bir amaç etrafında örgütleyerek, sürdürülebilir bir ekonomik başarının yapılabileceğini gösterip, halkın kendine olan güvenini sağlayarak onları mobilize edebilme sanatından ibarettir. Bunu bir defa başardığınız anda değil EXPO, o kentte ne isterseniz yapabilirsiniz ve kentinizi aynen bugün uzak doğu Çin, G.Kore şehirleri gibi inanılmaz hızda yenilik getirebilir ve değişimi çağın gerektirdiği seviyelere taşıyabilirsiniz. Bu kentin bir nevi özgürleşme hareketidir desek yanlış olmaz.

Ana strateji piramidimizin başında EXPO’nun ana teması Medeniyetler Bahçesi, Cennet Bahçesi ve bu bahçenin içinde masallardaki gibi çiçekler ve bitki sektörü bulunmaktadır. 3000 değişik bitki türü ve 300 endemik bitkinin ve binbir çeşit fidanın yetiştiği dünyanın en verimli toprakları bulunan Hatay’da bu sektörün hakkını verebilirsek bölgeyi tamamen bir açık botanik parkına dönüştürmek işten bile değil. Bunun için Çiçek ve Botanik Araştırma Enstitüsü, Çiçek ve Botanik Halk Akademisi ve pazarlama kümelenmeleri ve kooperatifleri kurmak ve bu sektörü sürdürülebilir yapmak temel hedef. İkincisi, 800 adet tıbbı ve aromatik bitkisi bulunan Hatay’da bu sektöründe enstitü ve akademi ile destekleyip yukarıdaki cennet bahçelerin bir bölümünü bitkisel terapi, tedavi ve rehabilitasyon merkezine dönüştürüp dört mevsim sağlık ve doğa turizmini burada desteklemek. Üçüncüsü ve belki de bugün Hatay’da en güçlü olduğumuz konu olan ekolojik tarım ve yiyecek içecek sektörü, kısaca gastronomi sektörü ile EXPO stratejisini taçlandırmak ve hedefe daha hızlı ulaşmak. Bu yıl EXPO 2021 Hatay’ı, Ocak 2017’de aldıktan sonra 1 Kasım 2017’de Unesco Gastronomi Şehirler ağına girmeyi hak kazanmamız kentin yukarıda anlatılan Kırsal Kalkınma Stratejisi ve sürdürülebilir kentsel ekonomiyi yakalamakta büyük yarar sağlamıştır. Zaten Medeniyetler Kenti Hatay’da yemek, içmek ve bütün zorluklara rağmen keyifli yaşamak, Akdeniz ikliminin verdiği bir rahatlık ve dünyaya neşeli bakma eğilimi ezelden beri bir kültür olarak yerel insanın iliğine kadar işlemiştir. Şimdi bunun topraktan damağa kadar sloganı ile, sertifikalarla ve bilgi ile donanıp dünya arenasına çıkıldığını bir hayal edin. Gastronomi Üniversitesi ile robotik ekolojik tarım ile yılda en az sekiz defa hasat ile donatılmış, en kaliteli ürün ile yapılmış yemeklerin lezzetleri ile kentin onlarca Michelin Yıldızlı Aşçıları ile dolup taştığını, restoranlar önünde, kentin bütün eski yapılarının Floransa gibi restore edildiğini ve bütün dağlarda, ovalarda gastronomi köylerinin kurulduğunu hayal edin ve bütün bunların kentin sürdürülebilir ekonomisine katkısını bir düşünün.

İşte, çiçek, fidan, ağaç, tıbbi ve aromatik bitkiler, ekolojik tarım ve gastronomi (Yemek & içmek kültürü) hepsi bir arada kentin modernizasyonu, ulaşım yollarının, yeşil enerji ekonomisinin entegrasyonu, tekrardan doğaya dönüşün başarıldığı ve binbir gece masalları ve medeniyetler kenti Hatay’ın bitmek tükenmek bilmeyen hikayesi ve tarihi ile taçlanmış bir kentte hangi çağdaş bilge yaşamak istemez ki.

İşte bizim EXPO hikayemiz kısaca bu….

Bu bir Bitki ve Botanik Olimpiyatı, Unesco ise bize göre bir Gastronomi Olimpiyatı, elbette bu olimpiyatlara hazırlık zahmetli ve masraflı ama bunun geri dönüşünün en az birkaç milyar Euro olmasını çabalıyoruz. Bir de bu seviyeye ulaştıktan sonra bunun sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Çıtamız çok yukarıda.
Bu kent yanı başındaki savaşa rağmen top yekûn bir tarih yazmaya kararlı, davamıza inanıyoruz. Bu projede devletimiz ve üniversitelerimizden beklentimiz çoktur. Birlikte çalışarak, Hatay’ın çok parlak olduğuna inandığımız geleceğini inşa etmek istiyor ve bu iki olimpiyatı bir fırsat olarak görüyoruz. Örneğin; lojistik açısından ekonomi, ticaret ve iletişimi hızlandırmak açısından İpek Yolu’nun Akdeniz’e çıktığı yer olan İskenderun’un Antakya’ya otoyol ile bağlanması, demir yolu ile (tramvay- banliyö treni) bağlanması, Antakya’nın Gaziantep’e keza otoyol ve demiryolu ile bağlanması, deniz yollarının yalnız taşımacılık değil gemi turizmi, marina ve iskelelerin arttırılması, havaalanının kargo taşımacılığına açılması, doğrudan daha çok yere uçak seferlerin yapılabilmesi, ovaları sulama amaçlı başlanmış ama bitirilmemiş barajların bitirilmesi, üniversitelere acilen teknopark ve bilim merkezlerin kurulması, kentin kalkınmasını hızlandıracak ve EXPO ve Unesco Gastronomi gibi uluslararası etkinlikleri sürekli kılacak ana etkenlerdir.