TURİZM KAPASİTESİ

Hatay’ı çekici hale getiren etkenler, tarihi, doğası ve kültürünün yanında; iklim özellikleri, ülkeyi Ortadoğu’ya bağlayan sınır ili olması ve Mezopotamya’nın Akdeniz’deki son noktası olmasıdır (Turizm Bakanlığı, 2001). Hatay’ın çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması, zaman içinde farklı kültürlerin oluşmasını sağlayarak, günümüze kadar gelen farklı inanış, etnik ve dini yapıyla kültürel potansiyel anlamında daha dikkat çekici bir özellik arz etmiştir. Hatay yöresinde, inanç ve doğa turizmi dışında birçok turistik arz potansiyeli bulunmaktadır.

Hatay, çeşitli bölgelere dağılmış ve genel olarak tarihi varlıklara dayalı bir yapıya sahip olmakla birlikte, çeşitli ilçelerde yer alan yayla alanları ve doğal oluşumlara sahip bir ildir. Tüm değerlerin yanında yükseltilerin varlığı ve bu alanlardaki bozulmamış doğal hayat, Hatay’a macera turizmi açısından da alternatif sunmaktadır.

KÜLTÜR TURİZMİ

Hatay Arkeoloji Müzesi

Hatay’ın ilk çağlardan, orta çağa kadar çeşitli kültürlere tanıklık eden yapısının korunduğu, araştırıldığı, yorumlandığı, herkesin dikkatine ve beğenisine sunulduğu, yeni müzecilik anlayışının tüm gerekliliklerini kapsayan yeni Hatay Arkeoloji Müzesi bir kültür kurumunun tüm özelliklerini içeren dünyanın sayılı arkeoloji müzelerinden biridir.

Titus Tüneli

M.Ö. 300 yıllarında Seleuykos Nikator tarafından yaptırılan ve kurucusunun adıyla anılan kenttir. Burada bulunan tünel zamanında sel sularının izale edilmesi amacıyla yapılmıştır. 300 m açık alan olmak üzere toplam 1380 m uzunluğunda bir tüneldir. Titus tünelinden 100 m sonra kaya mezarları bulunmaktadır.

Harbiye (Daphne)

Mitolojideki ünlü Apollon ve Daphne aşkının geçtiği yer olarak bilinen Harbiye Şelalelerinin olduğu bölge Helenistik ve Roma dönemlerinde çağlayanları ile dünyaca tanınan bir sayfiye yeridir.

St. Simeon Manastırı

M.S. 6.yy.’da yapılan ve 479 m yükseklikte bir tepe üzerine kurulan manastıra St. Simeon’un 541 yılında geldiği ve burada yer alan sütun üzerinde 40 yıl yaşadığı bilinmektedir. St. Simeon Terk-i Dünya tarikatının kendi çağındaki en önemli temsilcisidir.

Payas Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi

Sokullu Mehmet Paşa tarafından 574 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan külliye Osmanlı mimarisinin en iyi örneklerindendir. Külliye içerisinde kervansaray, pazar yeri, hamam, cami ve medrese bulunmaktadır.

İNANÇ TURİZMİ

Saint Pierre Kilisesi

7 metre yüksekliğinde Habib-i Neccar dağının uzantısı olan doğal bir mağaradır. Hz.İsa’nın ölümünden sonra havarilerinden St. Pierre Antakya’ya gelerek (M.S. 1.yy. ilk yarısı) burada telkinlere başlamış. İsa’ya inanan Hristiyan (Hristos) adı ilk kez bu kilise cemaatine verilmiştir. 1983 yılında Papa VI. Paul tarafından Hristiyanlığın hac yeri olarak kabul edilmiştir. Her yıl 29 Haziran’da St. Pierre Günü kutlamaları yapılmaktadır.

Kilise ve Havra

İlimiz merkezinde tarihi Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliselerinin yanı sıra Havran bulunmaktadır. Yerli ve yabancı ziyaretçilere açık olan ve tarihin izlerini taşıyan bu yapılarda ibadetler yapılmaya devam edilmektedir.

Hz. Hızır Makamı

Hatay, Türkiye’de ilk defa Hızır makamının kurulduğu ve en çok Hızır makamının bulunduğu yer olarak bilinir. Türbenin içindeki büyük kayanın, Hızır ve İlyas’ın Hıdrellez günü bir araya geldiği kaya olduğu bilinmektedir.

Habib-i Neccar Cami

Habib-i Neccar Camisi, Anadolu’daki ilk cami olarak bilinir. Milattan sonra 636 yılında Antakya’nın fethi esnasında Hz. Ömer’in kumandanlarından biri olan Ebul Ubeyde Bin Cerrah tarafından yaptırılmıştır. İçerisinde Habib-i Neccar’ın anıt mezarı ve 19.yy.’dan kalma bir çeşme bulunmaktadır.

DOĞA VE DENİZ TURİZMİ

Hatay deniz, yayla ve benzeri doğal varlıkların yanında, ormanlık alanlar, flora, fauna ve yeryüzü şekillerinden dolayı çeşitli özel turizm aktivitelerine oldukça yatkındır. Macera sporları olarak dağ bisikletçiliği, doğa yürüyüşü, avcılık, kampçılık, karavancılık, kuş gözlemciliği, dalış ve su sporları bu özel aktivitelerin başında gelmektedir. Ayrıca; İskenderun ve Samandağ ilçesinde turistik amaçlı tekne turları da düzenlenmektedir.

Belen Soğukoluk

Yeşilliğin ve eşsiz bir ormanın hâkim olduğu bölge konumu itibariyle sağlık turizmi açısından oldukça uygundur. İskenderun körfezinin seyir terası konumunda olan bu yayla özellikle yaz aylarında yerli halk tarafından oldukça ilgi görmektedir.

Arsuz

Seleukos döneminde Rhosus kentinin kurulduğu yer olarak bilinen Arsuz ilçesi, bir tatil ve turizm ilçesidir. Yaz aylarında deniz turizmine hizmet etmektedir.

Samandağ-Çevlik

Seleukia Pierra antik şehrinin izlerini taşıyan Çevlik, Musa Dağı’nın eteklerinde kurulmuş bir yerdir. Her ne kadar Helenistik dönemde kurulsa da Paleolitik çağa tarihlenen mağara yerleşimlerine rastlanmıştır. Bu şehrin kurulmasındaki en önemli neden o dönemde Akdeniz’e egemen olma isteğidir.

Yöresel El sanatları

Hatay’da geçmişte yaygın olan el sanatları günümüzde teknolojik gelişmeler sonucunda unutulmaya yüz tutmuş ve bu sanatların ustaları kalmamıştır. Taş işçiliği, tarihi ve mitolojik konulu eserlerin ve heykellerin taklitlerinin üretimi, ipek dokumacılığı, ağaç oymacılığı, camcılık, sikkecilik, sap ve hasırdan tepsi ve tabak vb. malzeme üretimi, defne (gar) sabunu yapımı yaşayan başlıca el sanatlarındandır.

Hatay Mutfağı

Geçmişten bugüne birbirinden çok farklı etnik unsurları bünyesinde barındıran, ticaret yollarının geçiş güzergâhında olan Hatay’ın mutfak kültürü de bu ölçüde çok zenginleşmiştir. Hatay yöresinin sahip olduğu çok kültürlü yapı Hatay’ın yemek kültürüne de yansımıştır. Bu bağlamda yemek kültürü bir toplumda yiyeceğin üretiminden tüketimine kadar izlediği süreç ve bu sürece bağlı olarak ortaya çıkan maddi, manevi kültürel öğelerin oluşturduğu önemli bir kültürel sistemdir. Antakya yemek kültürünü çevresel koşullar, sosyokültürel yapı, ekonomi ve dinsel inanışlar şekillendirmiştir.

Hatay mutfağını bu kadar özel kılan nedenler çok fazladır. Ancak en önemlisi kültürel zenginliğini mutfağına ve yemek çeşitlerine bu denli güçlü aktarabilen, daha

önemlisi her türlü modern baskıya rağmen bunu geliştirerek sürdürmeyi başaran kentlere neredeyse rastlanmazken, Hatay mutfağı bunu başarabilen en güzel bir örnektir. İşte bu doğrultuda Hatay’ın eşsiz güzellikteki mutfağı UNESCO Yaratıcı Şehirler ağı tarafından “Medeniyetler Sofrası” teması ile tescillenmiş ve taçlandırılmıştır.

Bulunduğu coğrafi konum itibariyle Ortadoğu mutfağı ile benzerlikler göstermesinin yanında Anadolu ile de pek çok ortak yemek çeşitliliğine ve geleneğine sahiptir. Ancak bu benzerlik yine de Hatay mutfağının kendine özgü ve ayırıcı halini ortadan kaldırmamaktadır. Hatay mutfağının zenginliği her şeyden önce içinde bulunduğu çevresel koşulların uygunluğundan kaynaklanmaktadır. İklim, su, tarımsal arazi, büyük ve küçük hayvan besiciliği açısından her türlü gıda maddesinin üretilmesine uygun bir alanda yer alması, mutfağın şekillenmesinde tartışılmaz bir öneme sahiptir. Çünkü mutfağın bir bileşeni olan yemeklerin temel hammaddesi, yine kentin kendi üretimiyle, düşük maliyetle karşılanmaktadır. Hem üretimin kolayca yapılması hem de maliyetinin uygun olması, mutfak kültürünün ciddi anlamda şekillenmesine neden olmaktadır.

Bunun sonucu Hatay mutfağı et yemekleri, dolmaları, sebze yemekleri, reçelleri, turşuları, pilavları, aşları, mezeleri ve salataları, doğadan toplanan ot yemekleri, tatlıları, pasta ve börekleri, süt ürünleri, kuru yiyecekleri ile gerçekten de Anadolu’nun en zengin mutfakları arasına girmektedir. Hatay, tarihi ile olduğu gibi, yemekleri ile de ün sahibi olmuş ve kentin köklü geçmişi, çeşitli kültürlerin birbirleriyle kaynaşması sonucunda ortaya son derece zengin bir mutfak çıkarmıştır.

Geçmişten bugüne birbirinden çok farklı etnik unsurları bünyesinde barındıran, ticaret yollarının geçiş güzergâhında olan Hatay’ın mutfak kültürü de bu ölçüde zengindir. Hatta rahatlıkla denilebilir ki Hatay mutfağı, kelimenin tam manasıyla bir medeniyetler sofrasıdır. Bu yüzden Hatay, gastronomi turizmi bakımından çok önemli bir destinasyondur.

Her ülkenin Hatay mutfağını tanıması ve yöresel eşsiz lezzetleri tatması gerekmektedir.

Bir mutfak olabilmenin en önemli etkenlerinden biri özgün ve çok reçetelere sahip olması gerekliliğidir.

Hatay mutfağında 400’ü aşkın yemek tarifinden, 200’ü özgün yemek reçetelerini ihtiva etmesinin yanında 40’a yakın unutulmuş reçetelerinde olması, hatırı sayılı bir mutfak boyutunda olduğunu gösterir. Osmanlı mutfağında 315 yemek tarifinin olması dikkate alındığında Hatay mutfağının önemini görmek mümkündür.